Moda Mutlu Son-Masöz Bayan Esra

Moda Mutlu Son-Masöz Bayan Esra

Moda Mutlu Son-Masöz Bayan Esra Malleus kitabında vurgulandığı şeklinde ana akım Hıristiyanlık, kadınları “şeytanın kapısı” , bedenlerini de “gündüz külahlı gece silahlı” olarak görüyordu. Antik Hıristiyanlık bilgeliğine dayanan ve içine büyük ölçüde paranoyak fanteziler katan bu kitap -ve benzeri kitaplar- büyücülüğü hanımlara özgü bir cinsel suç haline getirdi. 1400’den önce cadı diye suçlanan insanoğluın yaklaşık yarısı kadındı. Bu oran 17. Yüzyılda cadı avcılığı ayyuka çıktığında onda sekize yükseldi. İsviçre, İngiltere ve şimdi Belçika diye malum bölgede söz mevzusu oran daha da yüksekti. Bu zamanda cadıların yaşlı ve çirkin hanımlar olduğu klişesi yaygınlaştı. O, “yanık ve kırışık yüzlü bir kocakarıydı ve yaşlılıktan kamburu çıkmıştı…

Gözleri çukurlarına kaçmış ve dişleri dökülmüştü. Titrek kolları ve bacaklarıyla sokaklarda mırıldana mırıldana yürüyordu.” Sadaka isteği geri çevrilen dilenci bir kadın, çocuk düşüren bir hanımın yanı başındaki bir ebe yada bir tek kalmış bir dul hanım; bunlar kabahatlanma ihtimali en yüksek olan kadın tipleriydi. Bir sürü şüpheli vardı. İşkence altındaki cadı zanlıları hem suç ortaklarını aynı zamanda sabbat ayinlerinde gördükleri insanoğluı suç duyurusu etmeye zorlanıyorlardı. 1611’de Ellwangenli Barbara Rüfin, oğlunun evlenmesine karşı çıkınca büyücülükle kabahatlandı. Ailesi onu oğlunu zehirlemeye çalışmakla ve ek olarak hayvanları öldürmekle itham etti.

Moda Mutlu Son-Masöz Bayan Esra

Moda Mutlu Son-Masöz Bayan Esra Yetkililer yetmiş bir yaşındaki hanımı tutuklayıp yedi kere işkenece ettiler. En nihayetinde kadın şeytanla ilişkiye girdiğini, ek olarak oğlunu öldürmeye çalıştığını, hayvanları zehirlediğini ve ekinleri telef ettiğini itiraf etti. Dahası, diğer cadıları da ihbar etti, muhtemelen onlar da başkalarını. Ellwangen’deki cadı avı durulmadan önce yaklaşık dört yüz birey idam edildi. Aralarında şehrin yargıcının karısı da vardı. Yargıç, eşinin haksız yere mahkum edildiğini söyleyince, o da tutuklanıp itirafa zorlandı ve infaz edildi. Malleus, mahkumların büyülü güçlerinin etkisiz hale getirilmesi için yetkilileri gereken her şeyi oluşturmaya teşvik ediyordu. Kadınların evlerinde “her köşe bucakta, her sandıkta ve her katta… büyücülük aletleri” aranıyordu.

Ek olarak Kramer, cadıların derhal evlerinden uzaklaştırılmalarını öğütlüyordu, çünkü “onlar sadece bu yolla denetim altına alınmış olacaklar ve soruşturma esnasında konuşmamak için yardım aldıkları büyücülük aletlerini veya güçlerini yanlarında götüremeyeceklerdir.” Aramadan sonrasında bile cadıların yargıçlara büyü yapması riski vardı. Malleus zanlılarla fiziksel temas kurulmaması hususunda uyarmada bulunuyordu. Şayet temas kurulursa, sadece konsantre tuz ve şifalı otlar karışımı temas kuranları iyileştirebilirdi. Cadının bakışları bile yargıcın kararlılığını zayıflatabilirdi. “[Cadılar] yargıçların bakışını üzerlerine çekmek suretiyle onların zihnini değiştirebilmişlerdir…