Moda Masaj Salonu Hizmeti Eda

Moda Masaj Salonu

. Gözlerini kapattı. Rakel. Nehirdeydiler. Hayır, kanal. Kanalda ilerleyen gemileri suda ilerlerken her iki Moda Masaj Salonu  tarafına çarpan su öpücük benzer biçimde ses çıkartıyordu. Güvertenin altındaydılar ve Rakel sessiz bir şekilde yanında uzanıyordu. Harry ona bir şeyler fısıldayınca kısık sesle güldü. Şimdi uyur şeklinde yapıyordu. Bu oynadıkları bir çeşit oyundu.

Harry ona bakmak için döndü. Baktığı yerden elbise dolabının kapısındaki aynayla göz göze geldi. Açık vaziyetteki alet çantasına baktı. Üstünde yeşil tahta saplı bir ufak bir keser vardı. Eline aldı. Hafifçe ve ufak kesere bulaşmış alçının altında aslabir paslanma emaresi yoktu. Keseri yerine koyacaktı ki donakaldı. Alet çantasının içinde kopmuş bir organ vardı.

Moda Masaj Salonu

Başka suç mahallerinde de aynı şeyi görmüştü. Kopmuş cinsel organlar. Bir saniye geçmeden gerçek renkte ve fazlaca gerçekçi görünen bir vibratör bulunduğunu anladı. Elinde keserle yeniden yatağa uzandı. Yutkundu. Bu işi yıllardır yapan ve insanoğluın özel eşyalarını ve hayatlarını her gün didik didik eden biri için bu pek önemli sayılmazdı. Yutkunmasının sebebi bu değildi. Burada – bu yatakta. Şimdi ona bir içki lazımdı. Ses kapalı mekanlarda kolay duyuluyor. Rakel. Düşünmemeye çalıştı, ama artık geç kalmıştı.

Onun vücudu ve kendi vücudu. Rakel. Ereksiyon gerçekleşmişti. Harry gözlerini kapadı. Rakel’in elinin hareketini hissedebiliyordu. Uyuyan birinin bilmeden kendiliğinden olan hareketiyle gelip midesinde durmuştu. Başka hiçbir yere gitmeye niyeti yokmuş gibi gelip orada durmuştu. Dudakları kulaklarında, yanan bir şeyin çıkardığı sese benzeyen nefes alıp verişi duyuluyordu. Harry ona dokunur dokunmaz dudakları hareket etmeye başladı. Harry’nin nefesiyle birlikte derhal sertleşen hassas meme uçları; açılıp onu yutacak şeklinde bir sex. Ağlama isteği şeklinde bir patlama hissetti boğazcaında. Alt kattaki kapının kapanma sesiyle birlikte irkildi. Doğrulup, yorganı düzeltti ve ayağa kalkarak aynada görüntüsünü denetim etti. İki eliyle birden yüzünü sertçe ovuşturdu.

Wilhelm köpek Ivan’ın koku alıp alamayacağını görmek için onlarla gelmekte ısrar ediyordu. Onlar Sannergata’dan çıkarken durağın önünden kırmızı bir otobüs geçip gitti. Arka camından ufak bir kız Harry’ye baktı; otobüs Rodeløkka’ya doğru gözden kaybolurken kızın yüzü de gitgide küçüldü. Köpekte herhangi bir tepki gözlemlemeden Kiwi’ye kadar gidip geldiler. “Bu, karının buraya uğramadığı anlamına gelmiyor, ” dedi Ivan. Trafiğe açık ve insanlarla dolu meşgul bir caddede tek bir ferdin kokusunu ayırt etmek çok zor olsa gerek.”